Sıkça Sorulan Sorular
Bunun dışında aynı anda burnun içerisinde nefes almamızı engelleyen veya bazı hastalıklara yol açan kemik, kıkırdak ve et büyümeleri de aynı operasyon sırasında halledilebilir.
Ancak genelde ağrıyla karıştırılan şey yüzdeki şişlik ve gerginlik hisleridir. Bunlar ağrıyla karıştırılmamalıdır. Bu durum gerginlik hissi verebilir ancak ciddi bir ağrıya hiçbir zaman sebep olmaz. Ameliyattan sonra alınacak olan basit ağrı kesicilerle bu problem rahatlıkla aşılabilir.
En iyi burun estetiği doktorları dahi eğer kalın derinin adaptasyonu yetersiz ise burun estetiği sonrası sorunlar yaşanabilir. Burun estetiği ameliyatında diper riskler arasında enfeksiyon, operasyon sonrası burun kanamaları, burunda hissizleşme, şişme, burunda düşme, dış yaralar ve burnun septal kıkırdak bölümünde deliklerin oluşması yer almaktadır. Ancak bunların ihtimali oldukça azdır.
Ekim işleminde yaşın belirleyici olduğu en önemli faktör, saç dökülmesinin bitip bitmemiş olmasıdır. Erkek tipi saç dökülmesi, hayat boyu süren bir olay olmasının yanı sıra 35 yaşından sonra dökülme hızı yavaşlar. Bu yaşların altındaki hastalarda eki yapıldığında dökülmenin devam edebileceği ve hastanın 2. veya 3. seansa ihtiyaç duyabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
İşlem sonrasında ekim alanında kırmızı kabuklanmalar görülür. Günde bir kez başınızı yıkayarak bunu önleyebilirsiniz. 5-6 gün içinde kabuklar tamamen dökülür. Kabuklarla birlikte ekilen saçlar da dökülür. Böylece 7 ila 15 gün içinde hasta ekim öncesi görünümüne döner.
Daha sonra bir ay kadar görünümünde değişiklik olmaz. Yeni saçlar 2 ay sonra çıkmaya başlar. Hastada değişim en çok 3 ve 4. aylarda görülür. Sonraki dönemlerde saçların tamamının çıkması bazen 7-8 ayı bulmaktadır. Kişinin saç ekiminden sonra beslenmesi ve özellikle psikolojik durumu saçların çıkması açısından ciddi önem arz etmektedir.
Ekimin sonucu tamamen tekniğe bağlıdır. Ekim esnasında kullanılan greftlerin büyüklüğü ve yönleri sonucu belirler. Greftler, foliküler ünite adı verilen saçın doğal çıkış şekline uygun büyüklükte ve yönlerde yerleştirildiğinde saç ekimi son derece doğal bir sonuç verir.
Bu konudaki en yeni teknik FUE (Follicular Unit Extraction) adı verilen, saçların verici bölgeden tek tek mikromotor ile alınarak, açıklık olan bölgeye, iz bırakmayan lateral slit ile kanal açıldıktan sonra yerleştirilmesi işlemidir.
Bir insanın kafa derisinde 30.000 ile 60.000 arasında saç teli bulunur. Yeni doğan bir bebeğin kafa derisinin santimetrekaresinde 400 saç bulunur. 25 yaşındaki bir insanda bu sayı 200’ e düşer. 30 – 50 yaşları arasındaki saç yoğunluğu santimetrekarede 90 -150 civarındadır. Bu yoğunluk yaş ilerledikçe, belirgin saç dökülmesi olmadığı sürece, yavaş yavaş azalır.
Saç dökülmesi pek çok neden bağlı olarak ortaya çıkabilir ve nedenine göre değişik isimler alır. Bunlar içinde en sık görüleni androgenetik saç dökülmesi; erkeklik hormonlarının hassas saç kökleri üzerindeki etkileri sonucu meydana gelir. Alopesi areatanın sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte, bu hastalığa insanın kendi bağışıklık sisteminin neden olduğu düşünülmektedir.
Kişiye bağlı saç dökülmesi kişinin kendi saçlarına zarar vermesi sonucu olur. Radyasyona veya kemoterapi ilaçları gibi, bir takım kimyasal maddelere maruz kalma sonucunda da saçlar dökülebilir. Doğum yapmak, hamileliği sona erdirmek, doğum kontrol hapları kullanmaya başlamak veya son vermek, menopoz öncesi dönem gibi stres doğuran olaylara bağlı olarak meydana gelebileceği gibi, ani ve şiddetli ruhsal şiddet sonucunda da ortaya çıkabilir. Bunların yanında, özellikle saç foliküllerine zarar veren bazı hastalıklar da saç dökülmesinin nedeni olabilirler. Deri tümörleri, ciddi bakteri, virüs veya mantar enfeksiyonları bu hastalıklardan sadece birkaçıdır.
İlk meme protezi 1960’lı yıllarda kullanılmıştır. 50 yıldan uzun süredir kullanımdadırlar ve bu süre zarfında teknolojileri sürekli gelişmiş ve ilerlemiştir. Günümüzde artık FDA onaylı protezler mevcuttur. Son nesil protezler daha dayanıklı ve daha güvenlidir. Nitekim çoğu marka kendi ürünlerine 10 yıla kadar garanti vermektedir.
Vücut İmplantın Etrafında Neden Bir Kapsül Oluşturur? Vücudun içine yerleştirilen herhangi bir yabancı cisme karşı doğal bir reaksiyon olarak, meme implantının etrafında da bir kapsül oluşturan yara dokusu meydana gelecektir.
İmplant varlığı mamografi görüntülemeye engel değildir. Ancak mamografi çekiminden önce mamografi teknisyenine implantlarınız olduğunu söylemek gerekmektedir. Bununla birlikte implant yaptırmadan önce, ailenizde meme kanseri geçmişi varsa bunu mutlaka doktorunuza bildirmelisiniz.
Sigara kullanımı kan damarlarının daralmasına yol açarak, ameliyatlı alana kan akışı ve taşınan oksijen miktarını azaltır. İyileşmekte olan dokuların iyi bir kan dolaşımına ve yüksek miktarda oksijene ihtiyacı vardır. Sigara kullanımı iyileşme sürecini yavaşlatır.
Meme implantı ameliyatından sonra seyrek de olsa geçici bir süre meme uçlarında hafif bir uyuşukluk olabilir. Bunun nedeni ameliyat nedeni ile oluşan ödem ve protezin baskısı olabilir. Bu şikayet zamanla geçer. Protezin meme başı yerine memenin alt kıvrımından konulması bu ihtimali en alt düzeye indirir.
Meme dikleştirme ameliyatının iz bırakmadan yapılması mümkün değildir. Her estetik ameliyatta olduğu gibi burada da bir takım izler kalacaktır. Çünkü meme dikleştirme ameliyatında meme ucunu ve etrafındaki renkli bölgeyi normal yerinden daha yukarı alarak uygulama yapılmaktadır. Meme dikleştirme ameliyatında hem derideki fazlalık çıkarılıp hem de meme ucu yer değiştireceği için ameliyat
izi oluşmaktadır. Uygulamadaki en önemli noktalar; izlerin normal vücut çizgilerine uygun olması, ameliyat sırasında travmatik teknikler kullanılması, gerekli uygun materyal ve aletleri enstrümantasyonda kullanmasıdır. Ayrıca ameliyattan sonra da izlerin daha olgunlaşırken daha az belirgin hale gelmesini sağlayacak bir takım yöntemler kullanılmaktadır.
Burada önemli olan izlerin ileriki dönemde mümkün olduğu kadar en az belirgin hale getirilmesidir.
Obezite cerrahisinin en faydalı olduğu grup tip 2 diyabetin teşkil ettiği obez hastalardır. Bu gruptaki hastalara obezite cerrahisi özellikle tavsiye edilmektedir.
İleri derece kalp yetmezliği, anstabil angina pektoris ve ileri aort darlığı gibi ciddi kalp rahatsızlığı olan hastalar dışındaki kalp hastaları yapılan ayrıntılı kardiyolojik analiz sonrası gerekli tıbbi öneriler ile güvenle obezite ameliyatı olabilirler.
Ameliyat sonrasında doktorun vermiş olduğu beslenme programına uyulmalıdır. Bu program dahilinde yüksek kalorili, baharatlı ve çok yağlı gıdalar tüketilmemeli, tatlılar doyumluk değil tadımlık olmalıdır. Aynı zamanda asitli ve gazlı içecekler tüketilmemelidir. Bu içecekler reflüye sebep olabileceği gibi midenin tekrar büyümesine de neden olabilirler.
Ameliyat sonrası hastalar dikkatli olmaları gerekir. Seçilen ameliyat tipine bağlı olarak geri kilo alma problemi yaşayabilirler. Bu risk Tüp mide ameliyatları sonrası daha fazladır.. yaklaşık olarak 3 yıldan sonra %5 ile %10 düzeyindedir ancak genellikle hiçbir zaman eski kilolarına ulaşamazlar.